13 Eylül 2011 Salı

Hadi dedim. ee hadi ozaman dedi



Selamlar. Uzun bir sessizlikten sonra yeniden yola çıktık.
Cuma sabahı saat 7 itibariyle biricik sevdiceğim Azze 2 haftalık tatil adı altındaki aile kastırmasından kazasız belasız dönüş yaptı. Yorgundu, pazartesi iş başı yapacaktı. Bi tatil lazımdı. Hızlıdan plan yapıldı malzemeler hazırlandı. Biricik kızımız Dizel bir arkadaşımıza emanet edildi. Gözümüz arkada kalmadan yola çıkmaya hazırdık. Hedef noktamız belirlendi. Ailemin yanına Saroz Körfezi'ne basacaktık. Deniz güneş muhabbet bir hafta sonu geçirelim dedik. Hemen Dranes ile Yakari'yi aradık. Başta ok dediler. Saat 11 de yola çıkmıştık. Silivride kahvaltı molasında Dranesle telefonlaştık. İlk yaptığımız planda cuma 5 de biten mesailerinin ardından yola çıkacaklardı ve saat 7 gibi keşan sapağında buluşacak ordan arka köy yollarından hoplaya zıplaya bizim yazlığa varacaktık. Ancak yavruları korsan faktörünü atlamışız. Cumartesi sabah mamasının verilmesi gerekiyordu. O sebepten Dranes ve Yakari cumartesi sabahtan geliriz dediler. Onlara peki madem dedik ama tabi ki plan öyle işlemeyecekti. Dedim hatuna bunlar sabah kalkamaz. Biz gidelim akşamdan onlara, sabah da biz kaldırırız dedi bana. Rota değişmişti daha önümüzdeki menemen bitmeden. Hedef Çanakkale - Bayramiç ileri. Keşan üzerinden gitmektense Şarköy yoluna sapmaya karar verdik Malkaraya girmeden. İyi de yapmışız o yol ne muhteşemmiş gidene kadar bilmiyordum. Azze yol yorgunu olmasına rağmen süper bir artçı performansı sergiledi. Kazasız belasız Gelibolu üzerinden Eceabata vardık. Oradan arabalı vapurla Çanakkaleye geçtik. akşam güneşinin yarattığı eşsiz manzara keyfinden sonra hava kararmak üzereyken Bayramiç baskınını gerçekleştirdik. Balkon keyfi yapan Dranes ve Yakari bizi görünce zaten hep güleç olan yüzleri iyice güldü. Hızlı bir hasret gidermenin ardından şahane bir akşam kahvaltısı biraz tütün biraz çay eşliğinde geceyi tamamladık. Sabah günün ilk ışıklarıyla kahveler içildi bakımlar yapıldı malzemeler yüklendi. Yola çıkıldı. Valla özlemişim kardeşimle yol yapmayı. Teker ilk döndüğü an yeniden anladım bunu. Dranesin önderliğinde eski yoldan Çanakkaleye varıldı. Yol ve manzara muhteşemdi. Tam YOLSUZLAR'a yakışan cinsten. Yalnız sabahın köründe geçtiğimiz köyler bu durumdan pek mutlu olmadılar sanırsam, gümbür gümbür geçtik. Çanakkale'de hızlıdan bir sabah kahvaltısının ardından arabalı vapurla Eceabata vardık. Oradan ver elini Keşan sapağı. Sapaktan direk köy yollarına daldık. Tahmini rotayla hoplaya zıplaya bizimkilerin bulunduğu Yayla köy mevkine vardık. Varan 2. bizimkilerin tabiki geleceğimizden haberi yoktu =:-) annemi son anda durakta yakaladık Keşana gidiyormuş. Eve hemen yerleştik. Evde maaile kahvaltı sefasından sonra hep beraber denize indik. Biraz yüzüp biraz bira içtikten sonra kardeşimin tavsiyesi üzerine güya şifalı çamur kaynağına gittik. Eeee endurocu adam çamur görünce ne yapar demiyorum bile. Malumunuz kıçımıza kadar çamurla dolduk. İyi de eğlendik valla. Akşam yemek ve aile saadetinden sonra yatışa geçildi. Eee pazar erken kalkıp yola çıkacaktık. Deliksiz uykunun ardından (deliksiz diyorum yan evde gece kıyamet kopmuş kavga dövüş kan gövdeyi götürmüş ama bizim ekibin ruhu duymamış) güzel bir kahvaltı sonrası kahveler içildi hızlıdan düştük yola. Pazar sabah keyfine yaraşır yollar yapıldı ve dün eğlencenin başladığı sapakta Dranes ve Yakari ye bir dahaki buluşmaya kadar veda edildi. Sonrası malum buruk geçen bir dönüş yolculuğu ardından İstanbula vardık. Durum budur. Özlemenin keyfi kavuşunca çıkıyor bu böyle biline.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sayfalar